Olmadı hocam, bir türlü ne Üniversite içerisindeki Kahramanmaraşlı akademisyenlerin birçoğuyla, ne iş dünyasıyla, ne siyasi düşünceyle, ne de basınla bir türlü barışık olamadınız.
Aslında insanın fikri neyse zikri de o dur derler. Buna ne kadar katılıyorsunuz bilemiyorum fakat bildiğim bir şey varsa o da KSÜ’de işler istenildiği gibi gitmiyor.
2014’ün kasım ayında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesine çok büyük ümitlerle rektör olarak atandınız. Buraya kadar her şey normaldi, bundan sonra benim penceremden anormal şeyler olmaya başladı.
Üniversitedeki dengeyi bir türlü sağlayamadınız, yıllardır Kahramanmaraş insanının şikayet ettiği askerdeki gibi tertipcilik toprakçılık dozunu iyi ayarlayamadınız. Biz Adanalılara karşı değiliz, orada güzel ülkemin bir toprağıdır. Fakat Adana lobisinden çok çektik, Rahmetli Osman Tekinel’le başlayan Adanalılaşma, Nafi Baytorun’la devam etti. Fatih Karaaslan geldiğinde üniversitemiz Kahramanmaraşlılaştı. Fakat sizin gelmenizle Adanalılık tekrar tavan yaptı.
Atadığınız rektör yardımcılarının ikisi Adanalı biri ise Malatyalı, Danışmanınızda Osmaniyeli, son atadığınız iki dekanda Adanalı. Biz Adanalılara karşı olmadığımızı söyledik, ‘neden üst yönetimde Maraşlı bir akademisyen yok’ diyerek üzüntülerimizi dile getirdik.
Siz 10 Ocak’taki basın toplantısında yarı şaka yarı ciddi; ‘hepsini Maraşlılardan seçseydim bir birlerini yerlerdi’ dediniz ve bize Türkiye’de eşi benzeri olmayan bir yöntemle tedviren Kahramanmaraşlı bir akademisyeni rektör yardımcısı olarak atadığınızı duyurdunuz.
Bunun özlük haklarını sorduğumuzda ise cevap gelmedi, şimdi ne kadar doğru bilmiyorum ama kadrolu üç rektör yardımcısının döner sermayeleri bir havuzda birikip onu 4’e böldürüyormuşsunuz. 
Belki de sizin suçunuz yok bunda, KSÜ’de görev yapan 170 Maraşlı akademisyen birlik olamıyorsa, bir birine sahip çıkamıyorsa sizde istediğiniz şekilde çizginizi çizer yapacağınızı yaparsınız.
Son olarak gelelim Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Yrd. Dç. Dr Mahmut Tokur’un istifasına. Öncelikle profesörlerin başına bir Yrd. Doç. Dr’un yönetici olarak atanması ne kadar doğru bunu hemşerilerimizin düşüncesine bırakıyorum. Uzatmaları oynayan Tokur’dan neden vazgeçtiniz. 
Sonra ise geç kalınmış bir hareket, Sayın Tokur’un geçmişteki bazı hatalarını yazmayacağım çünkü şuan adalete hesap veriyor. Geçen haftalarda Türk Sağlık-Sen’in fakülte önünde bir günlüğüne iş bırakma eylemine gittim. Orada birkaç doktor arkadaşımla sohbet ettim, arkadaşlarımın söyledikleri karşısında şoke oldum; ‘Fakülte çöküyor, şuan zarar ediyor. Tecrübeli ve başarılı cerrahların hepsi bir bir gidiyor, mobbing var. Bir önlem alınmazsa Fakülte dağılıyor ve bir daha toparlanamayacak’ 
Hoca arkadaşımın verdiği bilgiyle ne yapacağımı şaşırdım, birkaç milletvekili ağabeyimi arayarak durumun vahimeti hakkında bilgi verdim. Cumartesi günü akşam saat 23.00 gibi ise Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal’ı aradım ve hocaların aktardığını bende Sayın Bakan’a aynısını aktardım. Sayın Bakan’ın ve milletvekillerimizin söyledikleri bende kalsın. Fakat hepsinin bu idare şekline bir birinden rahatsız olduğunu söyleyebilirim.
Hocam, bu üniversite Kahramanmaraş’ın, Kahramanmaraşlıların. Biz üniversitemizi daha iyi hallere getirmek için ne kadar mücadele verdiğimizi biliyor musun? Allah rızası için şöyle bir düşün, hemşericilik yapıp ikinci dönemini düşünmen bu memlekete ayıp olmuyor mu? Siyasetle, sivil toplum kuruluşlarıyla, iş dünyasıyla, basınla bu kadar aranda mesafe varken, ikinci dönemi nasıl düşünebiliyorsunuz? Eğer ikinci dönemi düşünmüyorsanız en kılcal damarlara kadar bu kadar kadrolaşmanın ne gereği var.
Rektörlük sizin kamu adına yani bizim adımıza görev yaptığınız bir yer, o koltuk birkaç yıl sonra gidecek, insanlık ve yaptıklarınız kalacak. Niyet; kubbede hoş bir sada bırakmak değil midir?
Hocam kanaatimce beklentileri karşılayamadınız, bir gün tebdili kıyafet giyip Üniversiteyi şöyle bir dolaşın, kimin memnun olup olmadığını göreceksiniz? Benden söylemesi